- oluşturarak
- composing (prep.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
esnaf — is., Ar. eṣnāf 1) Küçük sermaye ve zanaat sahibi Kendileri balıkçı olmayıp da balık satan esnafı da severim. S. F. Abasıyanık 2) mec. Başlıca düşüncesi, mesleğinin bütün inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fırın — is., Rum. 1) İçinde genellikle odun yanan, her yanda aynı derecede ısı oluşturarak ekmek, pasta vb. pişirmeye yarayan, tavanı tonoz biçiminde, önünde tek açıklık bulunan ocak Pastacı fırını. 2) sf. Bu ocakta pişirilmiş 3) Ekmek, pasta vb.nin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kambiyum — is., biy. Çift çenekli bitkilerin gövde ve kökünde yer alan, yeni odun ve soymuk tabakaları oluşturarak bitkinin kalınlaşmasını sağlayan ve meristem hücrelerinden meydana gelen tabaka … Çağatay Osmanlı Sözlük
mercaniğnesi — is. Soldan sağa ve köşelerde birer düğüm oluşturarak yapılan zikzak işleme … Çağatay Osmanlı Sözlük